AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Türkiye'de ana muhalefet partisi pozisyonunda olan bir siyasetçi tarafından dile getirilmesi vahimdir ve şiddetle kınanması gereken bir meseledir' dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik sözlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, “Türkiye'nin sahada gösterdiği bu varlık Türk Silahlı kuvvetlerinin hem üstün askeri nitelikleri hem de bütün coğrafyalarda barışı koruyan misyonu çerçevesinde herkesin dikkatini çekmiştir. Aynı zamanda Doğu Akdeniz'de terörle mücadele kadar çeşitli alanlarda Türkiye'nin hak ve menfaatlerini koruma açısından TSK'nin verdiği etkili mücadele her zaman son derece derin ve güçlü analizlere zemin teşkil ediyor. Nitekim Türk Deniz Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri tarihinin tarihinin en büyük seyir seferin gerçekleştirdi. Kara kuvvetlerimiz, Hava Kuvvetlerimiz bütün varlıklarıyla beraber verilen emirleri yerine getirme konusunda hiçbir eksiklik göstermeden tam olarak bu misyonlarını gerçekleştiriyorlar” diye konuştu.

Kuşkusuz demokrasilerde bütün kurumlar eleştirilebileceğini ifade eden Çelik, “Bütün kurumlar eleştiriye açıktır. Bütün siyasilerin eleştiriye açık olabilirler fakat eleştiriyle hakkaniyet arasında çok temel bir çizgi vardır. Bu asla aklı başında bir siyasetçinin birazcık ta olsa devlet adamı niteliklerine sahip siyasetçinin asla geçmemesi gereken bir sınırdır. Maalesef ki Kemal Kılıçdaroğlu defalarca yaptığı gibi dünde vahim sözlerle TSK'ya saldırarak komuta kademesine hakaret ederek bu sınırı geçmiştir. Hiçbir şekilde bir siyasetçi niteliğiyle devlet adamı kimliğiyle bağdaşmayacak bu sözlerin Kemal Kılıçdaroğlu tarafından söylenmesi şaşırtıcı olmadı. Sonuç olarak toplumun bir kesimini tehdit eden örneğin Cumhur ittifakına oy veren vatandaşlarımızı tehdit eden, esnafı tehdit eden, öğretmeni, jandarmayı, polisi tehdit eden Kılıçdaroğlu nefret siyasi TSK komuta kademesine hakaret etme şeklinde haddini aşan bir boyuta ulaştı” şeklinde konuştu.

Komuta kademesinin 15 Temmuz'da ülkemizi işgal etmeye çalışan FETÖ ortaya koyduğu faaliyetlere karşı o zamandaki bulunduğu görevlerden farklı olarak nasıl mücadele ettikleri milletin takdirinde olduğunu hatırlatan Çelik, “Aynı şekilde şimdiki komuta kademesi dünyanın çeşitli yerlerinde Türk askeri varlığının en üstün şekilde görevini icra etmesi için teyakkuz halindedir. Bütün bunlar başarıyla gerçekleşmektedir. Libya'da ortaya koyulan başarı Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin menfaatleri korunması bakımından ortaya koyulan başarı aynı şekilde Suriye'de terörle mücadele konusunda ortaya konulan başarı bütün bunlar herkesin şahitliğinde gerçekleşmektedir. Nitekim şimdiki komuta kademesinin görevlerini yerine getirirken ortaya koyduğu etkinlik herkes tarafından güçlü bir şekilde takdir edilmektedir Türkiye'nin dostları tarafından. Bunu eleştirenler sadece Türkiye'nin düşmanlarıdır. Biz CHP'nin PKK'ya karşı yapılacak askeri operasyonlara niye destek vermediğini biliyoruz. O tezkereye niye hayır dediklerini biliyoruz” dedi.

Türkiye'de ana muhalefet partisi pozisyonunda olan bir siyasetçi tarafından dile getirilmesi vahimdir ve şiddetle kınanması gereken bir mesele olduğunun altını çizen Çelik sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Kemal Kılıçdaroğlu dünkü sözlerini alt alta yazsalardı ve deseler ki Yunanistan ki bir parti başkanı Türk ordusuna ve TSK kademesine karşı bu sözleri söyledi deselerdi ortaya çıkacak tablo net şekilde bunu gösterecek. O zaman herkes diyecekti ki Yunanistan'da bir siyasetçi TSK'nın komuta kademesine çirkin sözleri söylemiş. Bu sözlerin Kılıçdaroğlu'ndan kaynaklanmadığı, Kılıçdaroğlu'nun söylediği sözlerin bir yunan siyasetçi söylediği şeklinde bir haber yapılsaydı buna herkes inanırdı. Yunanistan'daki siyasetçiler bu dili kullanırlar. Ama bunun Türkiye'de ana muhalefet partisi pozisyonunda olan bir siyasetçi tarafından dile getirilmesi vahimdir ve şiddetle kınanması gereken bir meseledir. Köklü bir parti olan CHP'nin genel başkanı tarafından bu hale düşürülmesi de Türk siyasi hayatı açısından üzücüdür.

PKK'ya yada terör örgütlerine karşı kullanmadığı dili, çeşitli toplum kesimlerine ve Türk silahlı kuvvetlerinin komutla demesine karşı kullanılan bir üslup sergiliyor. Bütün bu çerçeve açısından bakıldığında neden bütün bir etrafımızda Türkiye'ye hasım olanların kullandığı dili kullanarak Silahlı Kuvvetleri ve Komuta kademesini hedef aldığı bizim açımızdan açıktır. Şimdiye kadar Silahlı kuvvetlerinin yaptığı bu operasyonları çeşitli coğrafyalarda gösterdiği varlığı ya da teröre karşı mücadelesini güçlü bir şekilde öven sürekli bir şekilde gündemde tutan bir tutumuna rast gelmedik Kılıçdaroğlu'nun. Ama bunun nedeni başka, bunlar karşındaki sessizliğini izledik. Kendisinin genel başkanlığı dönemi içerisinde Silahlı kuvvetlerin demokrasiye bağlılığından anayasal düzenine bağlılığından rahatsız olan bir takım açıklamalar kendi milletvekillerinden yapıldığı zaman buna karşı sessiz kaldı. Bir milletvekili çıkıp da Türk ordusuna satıldı dediği zaman Kılıçdaroğlu'ndan buna karşı bir ses gelmedi. Herhangi bir eleştiri gelmedi. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetlerinin kabiliyetlerini ve Ateş gücünü artıracak milli imkanlar geliştirilirken bütün bunlar karşında bu milli imkanların geliştirilmesine dönük zeminlere karşı en yıkıcı sözler yine Kılıçdaroğlu'ndan ve arkadaşlarından geldi.”

Cumhurbaşkanımız o konuşmasında tek tek bu atılan iftiraların yalan olduğunu tek tek söylenen sözlerin hiçbir şekilde geçerliliğinin olmadığını o gün oradaki törende ortaya çıkan ve Silahlı Kuvvetlere yeni imkan ve kabiliyetler kazandıran teslim töreninde ifade ettiğini hatırlatan Çelik, “Kemal Kılıçdaroğlunun şöyle bir cümle kullanması "Ortadoğu'nun bol apoletli generalleri' demesi utanç vericidir. Bu Cumhuriyet Halk Partisi'ne destek veren gönül veren vatandaşlarımız tarafından ve milletimizin tamamı tarafından kınanacaktır. Eğer bol apoletli bir ortadoğu zihniyeti gibisinden gönderme yaptığı şekli ile söylüyorum kendisine. Bir zihniyeti arıyorsa kendi siyasetine bakmalıdır. Silahlı kuvvetlerin kurmay heyetini dünyadaki ordularla da mukayese edildiği zaman askeri nitelikleri herkes tarafından askeri kabiliyetleri donanımları herkes tarafından takdir edilmektedir. Bu coğrafyada bu kadar misyonunu yerine getirirken biz bu rahatsızlığın neden kaynaklandığını biliyoruz. Geçmişte kendi partilerinden yapılan açıklama şöyleydi ‘Ordu Niye siyasete karışmıyor ya da ordu niçin siyasete karışmayacak' eskisi gibi geçmiş zamanlardaki bir takım askeri bir bürokrasi içerisinden çıkan vesayet girişimlerine yönelmiyor gibisinden.

Eleştiriler geldiğinde üstelik bu eleştirileri yapan kişiler dün bazıları Cumhuriyet Halk Partisi'nde milletvekili olarak aynı zamanda anayasa hukukçusu sıfatını taşıyordu. Bunlara ses çıkarmıyorlar. Çünkü bu zihniyet açısından demokrasiye bağlı emir komuta zincirine bağlı anayasal düzene bağlı milletin emrinde olan bir ordu istenmeyen bir şey. Bunlar açısından istenen arzu edilen şey vesayet girişimleri açısından manipüle edilebilir. Siyasette kendilerinin bir araç olarak kullanabileceği bir askeri bürokrasidir. Türkiye'de millet iradesi temelinde demokratik düzen ve anayasal düzen temelinde konsolidasyon sağlandıkça CHP'de rahatsızlık ortaya çıkmaya başlamıştır. Dünkü açıklamasında Kılıçdaroğlu'nun bu rahatsızlığın bir ifade biçiminden başka bir şey değildir. Kendisinin bu açıklamasını şiddetle kınıyoruz ve bütün bu onun sözlerini milletimizin takdirine sunuyoruz” açıklamasında bulundu.

Askerin siyasete karışmaması bundan bahsediyor askerler siyaset arasındaki çizgiyi ortadan kaldıran bu kurumsal konsolidasyonu ortadan kaldıran siyasi gelenek size ait olduğunu belirten Çelik, “Yıllar boyunca Türk ordusunun en büyük haksızlığı yaparak askeri vesayeti, yargı vesayeti ve diğer vesayet süreçlerini ortaya koyan sizsiniz. Bugün demokrasiye bağlı anayasal düzene bağlı emir komuta zinciri içerisinde hareket eden bir Türk Silahlı Kuvvetleri bunları rahatsız ediyor. Ayrıca şunu da unutmamaları gerekiyor bir türlü anlamıyor bir türlü kabul etmiyorlar çünkü devlet dedikleri şey onların onay verdiği şey onların kafasına göre. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bunu kabul etmekte zorlanıyorlar bu sıfatının yanı sıra da orduların başkomutandır. Türkiye'de anayasal düzene bağlı bir işleyişin olması bunları rahatsız ediyor. Devlet başkanına gösterilmesi gereken devlet geleneklerimizin esasında ulaştırılan sürekli olarak bunu Sabota etmeye çalışıyorlar. Sürekli siyasi sabotaj peşinde koşuyorlar bugünler geçmiştir. Vesayet dönemleri sona ermiştir kendilerinin kendilerinden terör örgütlerine söylemedikleri sözü Türk Silahlı kuvvetlerine söylemelerine biz asla müsaade etmeyiz” diye konuştu.

Bakmadan Geçme