Unzile Teyzeye Sürpriz Ziyaret
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'da cuma namazını kıldıktan sonra aracına binerken kendisine, 'Sayın Başbakanım bir de bizim çayımızı için' diye seslenen yaşı bir kadını kırmayarak evinde çay içti.
Başbakan Erdoğan, cuma namazını Üsküdar'daki Nalçalı Halil Dergahı ve Camii'nde kıldı. Erdoğan'ın camiye gelişi nedeniyle çevrede geniş güvenlik önlemi alındı. Cami çevresindeki binaların çatılarına ve balkonlarına keskin nişancılar yerleştirilirken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşcu ve Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara da aynı camide namaz kıldı.
Erdoğan cuma namazının ardından Üsküdar Belediyesi ve İl Özel İdaresi tarafından restore edilen Nalçacı Dergâhı ve Haziresi'ni gezdi. Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nden gelen avizelerin de takılı olduğu dergahı ziyareti sırasında Erdoğan'a iki adet tablo hediye edildi. Erdoğan, daha sonra aracına doğru giderken caminin hemen karşısındaki bir binadan yaşlı bir kadın, "Sayın Başbakanım bir de bizim çayımızı için" diye seslendi. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, kadını kırmayarak evine gitti. Erdoğan'ın eve girişi sırasında vatandaşların yoğun ilgisi nedeniyle izdiham yaşandı. Y
aklaşık yarım saat içerde kalan Erdoğan, daha sonra çıkışta vatandaşlara el sallayarak sohbet etti. Başkan Kadir Topbaş'la da ayaküstü sohbet eden Erdoğan, daha sonra Üsküdar'dan ayrıldı.
Erdoğan'ı evinde konuk eden 57 yaşındaki Ünzile Özüm, "Ben şansımı denedim. Ama geleceğini hiç tahmin etmiyordum. Çayımız hazırdı ancak o çaydan içmedi. Kendi çayı vardı, ondan yaptık ve ikram ettik. Günlük hayattan konuştuk" dedi.
Özüm, Erdoğan'a emekli maaşlarında iyileştirme yapılmasını istediklerini belirttiğini söyledi. Erdoğan'ın evlerinin kendi evleri olup olmadığını sorduğunu anlatan Özüm, "Ev bizim" cevabı üzerine de Başbakan'ın, Üsküdar gibi bir yerde ev sahibi olmanın çok güzel bir şey olduğunu söylediğini anlattı.
Erdoğan fotoğraf çekti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde fotoğraf sanatçılarının fotoğrafını çekti. Başbakan Erdoğan, "2011 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri"nin verildiği Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ndeki törene katıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın ev sahipliğinde yapılan törende konuşan Başbakan Erdoğan, sanatla siyasetin her zaman birbiriyle uyuşmayan, iki ayrı uçta alanlar olarak görüldüğünü belirterek, "Bu anlayışın tam aksine ben siyaseti aynı zamanda bir sanat olarak görüyoruz. Esasen gönülle üretilen, sabırla üretilen her şey sanattır" diye konuştu.
İstanbul'u en güzel bu 4 fotoğraf sanatçısının anlattığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Çoğu zaman bu 4 sanatçımızın fotoğrafları İstanbul'un güzelliğini yansıttığı kadar güzelliğine güzellik kattı. Bizde siyasetçiler olarak o güzelliği korumanın, güzelliğe güzellik katmanın hem İstanbul'da, hem Türkiye'de objektiflerinize en güzel malzemeyi sunmanın gayreti içinde olduk. Biz vizörün arkasına geçme fırsatı bulamadık. Ama objektifin önünde ziyadesiyle bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz. Bu açıdan da kendimizi fotoğraf sanatına çok yakın hissettiğimizi, o sanatla iç içe olduğumuzu hatırlatmak isterim" şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bugün artık herkesin cep telefonunda fotoğraf makinesi olduğunu, ancak meselenin yalnızca deklanşöre basmaktan ibaret olmadığını söyledi. Erdoğan, "Sizler tarihe silinmez izler bırakırken, bizler de sizlerin yüreğinizin yansımalarını keyifle izlemeye, karelerle anlattıklarınızdan dersler çıkarmaya devam edeceğiz" dedi.
İstanbul ve Türkiye'nin güzelliklerinin, acıları ve sevinçlerinin bu ustaların objektifiyle tüm dünyada yankılandığını ifade eden Erdoğan, "Bu sanatçılarımız yürekleriyle, gönülleriyle, sevdalarıyla Türkiye'nin ta kendisidir. Bu sanatçılarımız Türkiye'nin en büyük değerleridir. Bu sanatçılarımız Türkiye'nin rengidir. Hem Türkiye'de, hem de dünyada farklılığın nasıl bir ahenk, nasıl bir uyum, nasıl bir zenginlik oluşturduğunu görmek isteyenlerin bu 4 sanatçımıza bakmalarını ben özellikle rica ediyorum.
Dikkat ediniz tenlerinin rengi her ne olursa olsun onlar önce sanatçıdır. Dilleri her ne olursa onlar Türkiyelidir. İnançları her ne olursa olsun onlar vizörden baktıklarında insanı, insanın özünü, insanın yüreğini görmek gibi bir ortaklığa, paydaşlığa sahiptir. Şunu çok açık yüreklilikle söylemek istiyorum sizin fotoğraflarınız, sizin kareleriniz bu ülkede ırkçılığa, ayrımcılığa, nefrete karşı verilmiş en güzel yanıttır" şeklinde konuştu.
Erdoğan, bu ülkede hiç kimsenin bir başkasını ötekileştirme, bir başkasının Türkiye sevgisini sorgulama hakkı olmadığını vurgulayarak, "Buna haddi de yoktur. Bu toprakların özünde ırkçılık yoktur, bu toprakların ruhunda ötekileştirme yok. Bu topraklarda ırkçılığın da, ötekileştirmenin de, nefretin de yeşermesine, yeşertilmesine asla izin vermeyiz, müsamaha göstermeyiz. Kendisini bu ülkenin yegane sahibi olarak görüp farklı olanları öteleyenler en önce kendilerine baksınlar, kendi kararan kalplerini sorgulasınlar.
Biz bu ülkeye de, tüm dünyaya da sadece ve sadece birlik, bütünlük, sevgi ve hoşgörü fotoğrafları sunmak istiyoruz. Irkçı, ayrımcı, ötekileştirici pozlar vermekte, bir tek kare üzerinden bu ülkenin insanlarını töhmet altında bırakmak da Türkiye'ye haksızlıktır" dedi.
Sıtkı Fırat'ın "Fotoğraf makinesinin özüne gözümüzü değil, gönlümüzü yerleştirebilmeliyiz" sözünü hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi;
"Gönül gözüyle bakanlar bu ülkenin renklerini görürler. İdeolojiyle bakanlar hiçbir şey görmezler sadece karanlığı görürler. Biz nasıl ki büyük fotoğraf ustalarımızın karelerine gönül gözüyle bakıp, ışığı görüyorsak Türkiye'ye de gönül gözüyle bakıyoruz ve Türkiye'de de ışığı görüyoruz. Bizim özellikle ilkemiz Yaradanı severiz, yaradandan ötürü. Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Rum, Alevi, Sünni, Müslüman, Hıristiyan, Musevi hiç fark etmez. Değil mi ki insandır, hürmet göstermek bizim insanlık vazifemizdir.
Bu ülkenin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Bu ülkenin her bir değeri bu toprakların her bir rengi bizim hazinemizdir. Tek bir kare üzerinden bütün bir ülkeyi töhmet altında bırakmak haksızlıktır. Kendini bilmez birkaç kişinin tahriklerini büyüterek, abartarak, bir Türkiye fotoğrafı gibi sunmak haksızlıktır, insafsızlıktır."
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından fotoğraf sanatçıları Ara Güler, Sıtkı Fırat, Prof. Sabit Kalfagil ve İzzet Keribar'a ödüllerini verdi. Erdoğan daha sonra objektifin arkasına geçerek, ödül verdiği fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarını çekti.