Tamer Mostur

Yeterlilik ve Ehliyet… Liyakat

Tamer Mostur

 Liyakat, bir işe ehil olmak ve bir işe layık olmak demektir. Hakkı olanın makam edinmesidir. İşe hakkını vermek becerisidir. Bu beceri bir güzel ahlak prensibi olan emanete riayet etme temeline dayanmakta olup, eğitimle ve tecrübeyle kazanılır.
Bir işte ehil insanların görevlendirilmesi o işin önemini ve o işe verilen ehemmiyetin derecesini gösterir. Bu sayede hem ehil olan kimseye haksızlık yapılmamış, kendisini geliştirme imkânı tanınmış, hem de o iş gereği gibi yapılmış veamaç gerçekleşmiş olur. Dahası birilerinin bir işte görevlendirilmeden önce eğitilmesi gerekirse, eğitilmesi istenen kişiler rol model olarak başlarında bulunan ehliyetli kişinin, adaba uygun geliş gidiş, oturuş kalkış, yiyip içme, konuşma dinleme, vb gibi tüm hal ve hareketlerinden de istifade edmeleri; istenilen hedefe doğru, doğru bir şekilde yol alınabilmeyi sağlayacaktır. Bu seçimlerin başarısı kapasiteli kişilerin atanması ile doğru orantılıdır. İster yönetici, isterse her türlü kademede görev verilecek kişilerde liyakat özellikle aranmalıdır. Bir atasözü derki “Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmekte üstüne ver”.

Kişilere görev verilirken bazen öncelikle o işin eğitiminin verilmesi gerekebilir. Bazen da ehil olmayı belirleyen şey zekâ ve kabiliyettir. Tüm bunlar ehil olacaklar için olması ya da yapılması gerekenlerdir ama zekâ ve kabiliyet yaşı da, makamı da ikinci konuma indirebilir. Yani, ehil kimsenin yaşı, geldiği muhit, aile hayatı, kariyeri, tecrübe ve tahsili işe vaziyet etmesine engel teşkil etmemelidir, lâkin birde pek dikkate almadığımız en önemli şey seçimin etik (ahlaki) olmasıdır.
Öte yandan, kişileri ehil olmadıkları işlerde istihdam etme hem o işe, hem o kimseye, hem de o işten etkilenenlere karşı bir zulümdür. Yapılmak istenen iş eksik kalır, ehil olmayan kimse, o işi yaparken isteksiz, gönülsüz yapar. Nihayet, o işten etkilenen kimseler de ,o işin yapılmasını isteyen kişiler de ya mazlum olurlar, ya da hayal kırıklıkları yaşarlar.

Ayrıca, bir işe diplomalı veya unvanlı kimse değil, o işi hakkı ile yapabilen kimseler getirilmelidir. Adama göre iş vermek uygun değildir. Her zaman işe göre adam seçmelidir. O eleman o işe layıksa o iş ona verilmeli, layık değilse, layık olanını aranmalıdır.
İdeal insan hem istikametli, mütedeyyin ve hamiyetli, hem de vazifesinde de becerikli, yetenekli ve ihtisas sahibi olmalıdır. Aksi halde hem o vazifeyi alan hem de ona o vazifeyi verenler de sorumlu olurlar. Bu bakımdan bir insan, hangi sahada ihtisas yapmış ve kabiliyetini hangi sahada geliştirmiş ise o sahada söz sahibi olmalı ve kendisine o sahada görev verilmelidir.Liyakatli kimselerin hükmettiği yerde, herkes seve seve itaat eder.
Başarılı olmak aslında çok basittir. Yaptığın işi iyi bil, yaptığın işi sev ve yaptığın işe inan.

Selam ve dua ile..

*Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar verme yetkisi zayıflarda olursa işler bozulur.
Hz. Ebubekir (r.a)

Yazarın Diğer Yazıları