Tamer Mostur

Aile şirketlerinde kurumsallaşma çabaları….

Tamer Mostur

Bir girişimci için, kurduğu iş çocuğu gibidir. Bu nedenle, işi kuran girişimciler, genellikle, işin sürekli olarak var olmasını yani işin devamlılığını isterler. Başka bir deyişle gelecek kuşakların idame ettirebildiği bir aile şirketi bırakmak isterler. Bu tercihe göre iş süreklidir. Ancak aileler ve aile üyelerinin yaşamları sınırlıdır. Bu nedenle, anlamlı ve kabul edilebilir bir plan, mevcut liderin varlığında yapılmalı kurumsallaşma ve yetki devirleri paylaşılmalıdır. Kurumsallaşma mutlaka kurallara bağlanması gereken en önemli maddedir.

           Kurumsallaşma, şirket denince her akla gelebilecek faaliyetlerin tümünü kusursuz yerine getirebilmektir. İnsan yetkinliği, kullanılan tüm yardımcı unsurların kalitesi, lojistik kalitesi, altyapı uygunluğu, sosyal faaliyetler, reklam ve pazarlama faaliyetleri, öneri sistemleri, çalışan memnuniyeti, yasal tüm şartların karşılanması ve müşteri memnuniyeti, gibi faaliyetleri sayabiliriz.

Şirketlerin ömrü kurucularının ömrü ile sınırlı değildir. Şirketler de doğar, büyür ve doğru yönetilmezlerse yok olurlar. Süreklilik ancak doğru kurumsallaşma ve kurumsal yönetime geçerek elde edilebilir Bir şirketin sahibinin işinin başında olması, asker gibi ön cephede savaşmasını gerektirmez, ancak iyi bir komutan gibi ordusunu yönetmesini gerektirir. Patronlar günlük faaliyetler içinde boğulmak yerine, stratejik konulara odaklanmalıdır. Ancak şirketin gidişatını, doğru iç denetim ve iç kontrol yöntemleri ile takip etmelidir

            Her aile şirketinin kendine göre özellikleri vardır. Her şirket kendi yapısına göre yönetim ve denetim anlayışı geliştirmiştir. Ancak, her ne kadar özellikli olursa olsun bazı temel unsurlar bütün şirketlerde aynıdır. Örneğin bütün şirketler gelir ve giderlerini bilmek ister. Doğru satış, hizmet ve üretim politikası uygulamak ister. Önemli olan bunları dünya standartlarında yapmak, başarılı örneklerden ve tecrübelerden yararlanmaktır.

             Çok fazla bireyin bulunduğu ailelerde şirket para kazandığında görülmeyen sorunlar kötüye gidişte bir anda derin sorunlara neden olabiliyor. Bireylerin kendi aileleri için düşündükleri birçok faaliyet diğer aile üyeleri tarafından onaylanmadığında veya birine tanınan hakkın bir diğerine tanınmadığı durumlarda aile bireyleri arasında ki anlaşmazlıklar çözülemez duruma geliyor. Özellikle aile şirketlerinde görülen en büyük sıkıntılardan biri olan aileye dışarıdan gelen gelin ve damatların aile içi düzene ayak uyduramama veya düzeni bozucu davranışlarıdır. Bu konuda çekilen sıkıntıların özellikle ülkemizde daha fazla olduğunu düşünürsek konunun önemini daha iyi anlayabiliriz. Özellikle kardeş ortaklıklarında ilk dönem görünmeyen sorunlar ilerleyen zamanda kendi çocuklarının da işin içine girdiği durumlarda hassaslaşabiliyor ve bireyleri ayrılık noktasına kadar getirebiliyor.

              Michigan Eyalet Üniversitesinin yaptığı bir araştırmada; 1. nesilden sonra ayakta kalan aile şirketi sayısı % 30.2, 2. nesilden sonra %13dür.Bu oran Türkiyede%5 olarak tespit edilmiştir.

              Aile şirketleri ilk yapmaları gereken faaliyetleri hep sona erteliyorlar. Aile anayasası da bunlardan biridir. aile anayasası hazırlanırken her konuya açık olmak ve duygusal davranmamak gerekmektedir. Aile anayasaları ülkemizde genelde dört başlık altında hazırlanıyor. Genel ilkeler, çalışma ilkeleri, idari yapı ve mülkiyet başlıkları altında hazırlanıyor. Bu başlıklar ihtiyacın tamamını karşılamasa da şirketlere ve aile bireylerine bakış açısı kazandırabiliyor. İyi hazırlanan bir aile anayasası bile özü itibariyle aile bireylerinin insafına kalmıştır. Aile bireyleri kendi koymuş oldukları kurallara yine aynı kolaylıkla uymayabiliyorlar.

Sözün özü aile bireyleri uymayacakları aile anayasalarını hiç hazırlamasınlar….

 

Tamer MOSTUR

 

***  Risk ancak başarılı bir şekilde “yönetildiği” takdirde amaçlanan getiri elde edilebilecektir ***

Yazarın Diğer Yazıları